eskiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
eskiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Şubat 2014 Cumartesi

Edgar Allan Poe - Annabel Lee

Merhabalar, 

Sanırım arayı yine açar gibi oldum, ancak şiir kitaplarına daldım ve filmlerden de dizilerden de ha kotum ha kopucam.

Aslında bazen böylesinin daha doğru olduğunu düşünmüyor değilim.  Bunun sebebi ise eskiden yaşamış insanların hayatını merak etmem.  Dürüst olmak gerekirse bu meraktan biraz fazla, ancak tutkudan az.  Şimdi siz anlamıyorsunuz, belkide "ne saçmalıyor bu?" diye söylenmeye başlamışsınızdır.  Televizyon hayatımıza girdiğinde ne kadar çok olumsuz şey oldu (çünkü insanlık olarak her şeyin suyunu çıkarmakta bir markayız); tabi ben u sınıfa girmiyorum çünkü ben televizyon olan bir hayata girdim, yani televizyonsuz bir hayat nasıl bilimiyorum, deneyimleme fırsatım pek olmadı.  Ama internetsiz bir hayatı bilidğimden bu konuda karşılaştırma şansım var.

Şey aslında ben bir şiir paylaşıp çıkacaktım ama konudan koptum.

Her neyse, uzun lafın kısası eskiden teleziyon&internet yokken daha mı mutlulardı?  Daha çok mu eğleniyorlardı?

Cevabı size kalmış :D
Benim diyebileceğim, arada azıcık şiir okuyun.  Belki eskilerden bir şiir okursanız geçmiştekiler gibi düşünebilirsiniz. 

 O yüzden yazının esas amacı Annabel Lee benim önerim :)  Hem Matthew Gray Gubler'dan dinlemek başka güzel.



Annabel Lee

uzun yıllar önceydi
deniz kıyısındaki bir krallıkta
belki bilirsiniz, bir kız yaşardı
annabel lee adıyla
ve bu kızoğlankız hiçbir şey düşünmezdi
bence sevilmek ve beni sevmekten başka.

o da ben de çocuktuk
bu krallıkta deniz kıyısındaki
ama aşktan da öte bir aşkla sevdik ben ve Annabel Lee
öyle bir aşk ki kanatlı serhapları göklerin
kıskanmıştı onu ve beni

ve bu yüzden uzun zaman önce
bu krallıkta deniz kıyısındaki
bir rüzgar esti bir buluttan, üşüterek
güzel Annabel Lee'mi,
öyle ki soylu yakınları geldi bu yüzden
ve alıp götürdüler onu benden
bir mezara kapatmaya
bu krallıkta deniz kıyısındaki

melekler yarımız kadar mutlu olmayan gökte
kıskanıp durdu onu ve beni
evet neden buydu
bu deniz kıyısındaki krallıkta herkesin bildiği gibi.
ki o rüzgar esti buluttan geceleyin
üşüten ve öldüren Annabel Lee'mi

ama çok daha güçlüydü aşkımız aşklarından
bizden daha büyük olanların
bizden daha bilge olanların
ve ne melekler yukarıdaki göklerde
ne de şeytanlar altında denizin
ayırabilir ruhumu ruhundan
güzel Annabel Lee'nin

çünkü ay doğmaz asla hayalini getirmeden
güzel Annabel Leenin
ve yıldızlar çıkmazlar ama parlak gözlerini hissederim ben
güzel Annabel Lee'nin

ve böylece uzanırım yanısıra bütün gece vakti
sevgilimin-sevgilim-hayatım ve gelinim

o deniz kıyısındaki mezarda
onun mezarında, uğuldayan denizin kıyısındaki.




Not: Yazının girişin fazlasıyla tutarsız ve pejmürde olduğunun farkındayım, bu yüzden sağlam kafayla oturup büyük bir bölümünü sileceğim :)